ana_sayfa
FAALİYETLER
Yazılı Soru Önergeleri
Genel Kurul Soruları
Kanun Teklifleri
Sözlü Soru Önergeleri
Makalelerim
Genel Kurul Konuşmaları
Yazılı S.Ö.(Cevaplanan)
Meclis Araştırma Önergeleri
Genel Kurul Konumalar > 498 sıra sayılı Hayvan Islahı Kanun Tasarısı'nın 1'inci maddesiyle ilgili olarak vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında konuşması
10.06.2010
498 sıra sayılı Hayvan Islahı Kanun Tasarısı'nın 1'inci maddesiyle ilgili olarak vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında konuşması

YILMAZ TANKUT (Adana) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 498 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 1'inci maddesiyle ilgili olarak vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, vermiş olduğumuz bu önergeyle bu maddeden "hayvan ıslahı" ifadesinin hiçbir anlam ifade etmediğini düşündüğümüz için çıkartılmasını istiyoruz. Çünkü, zaten 2007 yılında pek çok bölümü yenilenmiş bir Hayvan Islahı Kanunu mevcuttur ve böyle bir ifadeye de gerek yoktur. Esasen, hangi kanun teklif ve tasarısı getirilirse getirilsin, bize göre, yönetim anlayışı değişmediği müddetçe, büyük emek ve mesailerle çıkartılan bu ve benzer kanunların hiçbirisi aziz milletimizin sıkıntılarını giderebilme adına pek de bir mana ifade etmemektedir. Çünkü sekiz yıldan beri tek başına ülkemizin ve insanımızın mevcudiyetine hükmetmeye çalışarak iktidarda bulunan AKP zihniyetinin temelinde bulunan insanlarımızı oyalama, aldatma ve sadece kendi siyasi saltanatını devam ettirme anlayışı değişmediği için bugün Meclisimizde çıkartılmaya çalışılan bu tasarının da bize göre hiçbir anlamı olmayacaktır.

Sayın milletvekilleri, bugün özellikle son beş altı yıldan beri uygulanan yanlış tarım ve hayvancılık politikaları ne yazık ki köy hayatını, köylülüğü ve dolayısıyla çiftçilik ve hayvancılığı bitirmiştir. Oysa köylülük, bir hayat tarzıdır ve toplumumuzun millî ve manevi dokusunun hemhâl olduğu ve asla vazgeçemeyeceğimiz çok önemli ve kuvvetli ekonomik bir sosyal gerçeğimizdir; aynı zamanda kültürdür, emektir, yardımlaşmadır, tükettiğini kendisi üretmektir. Köy demek müzik demektir, folklor demektir, el sanatı demektir. Ancak, maalesef, Türkiye'nin yarım asırdan beri ve özellikle de son yedi yıldır karşılıksız ve iflah olmaz bir Avrupalı olma sevdası yüzünden köy hayatımız ve ona bağlı olarak hayvan varlığımız ve gıda üretimimiz sistematik bir şekilde kademe kademe yok edilmektedir. İşte bu anlayışın neticesinde de köylülük bitirilmiş ve artık yeni halk oyunlarımız oynanamaz, yeni Türkilerimiz söylenmez, yeni kilimlerimiz, yeni halılarımız dokunmaz olmuştur çünkü bütün bunları çok değil, yaklaşık daha yedi sekiz yıl öncesine kadar üreten, yetiştiren, geliştiren, söyleyen ve ilmek ilmek dokuyan milletin efendisi olan köylümüz, bugün âdeta köle ve dilenci durumuna düşürülmüştür.

Bugün, AKP İktidarı, Avrupa Birliği maskesi altında bir taraftan bölücü hainleri Habur'da kahramanlar gibi karşılatırken, diğer taraftan üretmeden tüketen, tüketerek borçlanan, borçlarını da ne var ne yok satarak ödemeye çalışan vahim bir Türkiye tablosuna aziz milletimizi ve onun efendisi olan köylümüzü mahkûm etmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla, bu onulmaz AB sevdası uğruna köyler boşaltılarak üretime darbe vurulmuş, hayvan varlığımız çok önemli ölçüde azaltılarak zengin bir kültür ve yaşam biçimi âdeta yok edilmiştir.

Evet, değerli arkadaşlar, bugün yıllardan beri uygulanan ve içi boş sloganlarla geçiştirilen popülist, yanlış ve vizyonsuz tarım politikaları yüzünden nüfusumuz 2 kat fazlalaşırken, ne yazık ki hayvan varlığımız yarı yarıya azalmıştır. Türkiye, Avrupa'yı besleyecek tarımsal potansiyele sahip bir ülke iken bugün Avrupa ve diğer ülkelerden et ithal etme durumuna düşmüştür.

Değerli arkadaşlar, bakınız, 1980'de Türkiye'nin nüfusu yaklaşık 45 milyon iken hayvan varlığı 83 milyon 557 bin baş idi; 2009'da nüfus 72 milyon 561 bin olmuş, hayvan varlığı 41 milyon 512 bin başa inmiştir. Yani nüfus yaklaşık 2 katına yükselirken hayvan sayısı yüzde 50 azalırsa tabii ki et 30 lira olacak ve Türkiye et ithal etmek zorunda kalacaktır.

Sayın milletvekilleri, gerçekler böyle iken bugün hayvancılığımızı geliştirecek köklü çözümler üretmek yerine popülist bir yaklaşımla en üst düzeyde et ithalatının yeniden gündeme getirilmesi ve ithalata başlanması, tek kelimeyle, hayvancılığımıza vurulan büyük bir darbedir. AKP İktidarının bu anlayışı hem köylülerimizi hem besicilerimizi hem Türk veteriner hekimlerini hem de tarım camiasının diğer mensuplarını büyük bir endişeye sevk ederek hayal kırıklığına uğratmıştır çünkü bu film daha önce görülmüştür ve bu bir kısır döngüdür. 1991 yılında 60 milyonun üzerinde olan küçükbaş hayvan sayısı 2009 yılında 30 milyonun altına düşmüştür. Dolayısıyla, mevcut et fiyatlarını spekülatif fiyat artışı olarak değerlendirmek kadar yanlış bir yaklaşım da -bize göre- olamaz. Serbest piyasa ekonomisi şartlarında tüm emtia ve gıda fiyatları arz talep dengesi içerisinde meydana gelmektedir. Muhafaza ve stok şartlarının zorluğu nedeniyle fiyatı üzerinde spekülasyon yapılabilecek en son ürün ettir. Etin kaynağı olan besisini almış canlı hayvanı spekülatif amaçla bekletmek her türlü bilimsel yaklaşımla ters olduğu gibi ekonomik de değildir. Bugün fiyatlar yüksek bulunuyorsa bunun bir tek nedeni vardır. O da özellikle başta küçükbaş hayvan olmak üzere arz eksikliğidir ve bunun sebebi de uygulanan yanlış hayvancılık politikalarıdır. Piyasada arz darlığı nedeniyle besilik materyal fiyatları yükselmiştir, buna bağlı olarak karkas et maliyetleri de fazlalaşmıştır. Üretici ve besici hiçbir zaman için aşırı bir kazanç temin edememiştir. Bunun yanında, Et ve Balık Kurumu bugünkü yapısı ve uygulama politikasıyla piyasadaki fiyat dengesini sağlama görevini de yerine getirememektedir.

Sonuç olarak, et ithalatı hayvancılığımızın gelişmesine telafisi mümkün olmayan ziyanlar verecektir. İthal et, halk sağlığımız ve hayvan sağlığımız açısından önemli riskler ortaya koyacaktır. Et ithalatının, halk sağlığı, hayvan sağlığı ve hayvancılığımız açısından ortaya koyduğu bu sıkıntılar nedeniyle biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak AKP Hükûmetinin bu politikasına sonuna kadar karşı olacağımızı buradan bir kez daha hatırlatıyoruz ve Hükûmetin bu yanlış ve tehlikeli uygulamalardan bir an önce vazgeçerek, hayvancılığımızı, siyasi mülahazalardan uzak bir devlet politikası şeklinde ele alarak kalkındırması lazım geldiğini belirtiyor, önergemizi desteklemenizi temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.

,